Emdr Terapisi

Travmatik yaşantılar, bireyin zihninde yalnızca bir anı olarak kalmaz; aynı zamanda duygusal, bedensel ve bilişsel düzeylerde izler bırakır. Bu izler, travmanın ardından geçen uzun yıllar boyunca bile tetiklenebilir. Bir travma yaşandığında, olayla ilgili görüntüler, sesler, duygular ve bedensel duyumlar, sanki zaman içinde donmuş gibi, “işlenmemiş” bir şekilde saklanır. Bu işlenmemiş anılar, tetikleyicilerle karşılaşıldığında bugün yaşanıyormuşçasına canlılığını korur. “Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR)” terapisi, beynin doğal iyileşme sistemini aktive ederek bu donmuş anıların nörolojik olarak işlenmesini ve çözülmesini sağlayan, kanıta dayalı, kapsamlı bir psikoterapi yaklaşımıdır.

Travma ve EMDR kullanımı

EMDR, beynimizin doğal olarak “Adaptif Bilgi İşleme” adı verilen bir sürece sahip olduğu varsayımına dayanır. Bu modele göre, zihnimiz normalde yeni deneyimleri alır, işler ve onları öğrenme ağına entegre eder.

Ancak bir travma yaşandığında, aşırı stres nedeniyle bu doğal işleme süreci tıkanır. Travmatik anı, duygusal yoğunluğu, çarpıtılmış negatif inançları (“Ben güvende değilim,” “Ben yetersizim” vb.) ve bedensel duyumları ile birlikte izole bir şekilde saklanır. EMDR’nin temel işlevi, “çift yönlü uyarım” kullanarak bu tıkanıklığı açmak ve anının, uyumsuz bir şekilde saklandığı yerden, uyumlu bir şekilde çözülüp entegre edildiği daha geniş bir ağa taşınmasını sağlamaktır. Bu, beynin sağ ve sol yarımkürelerini ritmik olarak uyararak yapılır. Bu uyarım, beynin anıları yeniden işlemesini ve nihayetinde o anıyı duygusal yoğunluğundan arındırmasını sağlar. Sonuç olarak, anı hatırlanmaya devam eder, ancak artık rahatsız edici ve canlı bir tehdit olarak değil, geçmişe ait bir deneyim olarak algılanır.

EMDR Terapi Seansları

Seanslar sırasında danışan, geçmişte yaşadığı rahatsız edici bir olayı hatırlarken terapistin yönlendirdiği şekilde göz hareketleri, dokunsal uyarımlar veya işitsel çift yönlü uyarımlar alır. Bu uyarımlar, beynin sağ ve sol yarımküreleri arasındaki iletişimi artırarak, travmatik anının adaptif bir biçimde yeniden işlenmesini destekler. Danışan, travmatik anıyı hâlâ hatırlar fakat artık o anı geçmişte kalmış bir olay olarak algılar; yaşadığı yoğun korku, utanç veya çaresizlik duyguları belirgin biçimde azalır.

Bir travmatik olayın işlendiği seans sayısı kişiden kişiye değişir. Bazı danışanlarda tek bir olay birkaç seansta çözümlenirken, karmaşık travma öykülerinde süreç daha uzun sürebilir. EMDR terapisi genellikle haftada bir görüşme şeklinde yürütülür ve terapi süreci, danışanın dayanıklılığına ve ihtiyaçlarına göre uyarlanır.

EMDR terapisi yapılandırılmış sekiz aşamalı bir protokol üzerinden yürütülür. Bu yapı, terapinin hem güvenli hem de sistematik biçimde ilerlemesini sağlar:

1) Öykü Alma ve Planlama:

Terapist, danışanın geçmiş yaşantılarını ve şu anki belirtilerini değerlendirir. Hangi travmatik anıların çalışılacağı belirlenir.

2) Hazırlık:

Danışana EMDR süreci anlatılır, güven ilişkisi kurulup baş etme becerileri güçlendirilir.

3) Değerlendirme:

Hedef anı seçilir; olaya ilişkin olumsuz inanç, duygular ve beden duyumları tanımlanır.

4) Duyarsızlaştırma:

Danışan, hedef anıya odaklanır ve uyarım sırasında zihninde ortaya çıkan her şeyi (görüntü, düşünce, duygu, bedensel his) terapist ile paylaşır. Danışan travmatik anıyı hatırlarken çift yönlü uyarım uygulanır.

5) Yerleştirme:

Olumsuz inanç, daha gerçekçi ve olumlu bir inançla (“Artık güvendeyim”, “Kontrol bende” gibi) değiştirilir. Negatif inancın rahatsızlığı azaldığında, terapist danışanın pozitif inanca odaklanmasını sağlar. Amaç, pozitif inancın artık doğru ve geçerli hissedilmesini sağlamaktır.

6) Beden Taraması:

Danışanın zihninde pozitif inanç yerleştikten sonra, olası kalan gerginlikleri veya duyumları tespit etmek için bedeni taraması istenir. Anıya dair bedensel tepkiler değerlendirilir; kalan gerilimler işlenir.

7) Kapanış:

Seans güvenli bir şekilde sonlandırılır. Öğrenilen gevşeme teknikleri pekiştirilir.

8) Yeniden Değerlendirme:

Bir sonraki seansın başında ilerleme gözden geçirilir İşlenen anının rahatsızlık düzeyi tekrar kontrol edilir. Amaç, iyileşmenin kalıcılığını test etmektir.

EMDR terapisinde dikkat edilmesi gereken hususlar

EMDR, güçlü ve derin bir müdahale yöntemi olduğundan yalnızca bu konuda eğitim almış, sertifikalı uzman psikoterapistler tarafından uygulanmalıdır. Eğitimsiz kişiler tarafından yürütülen uygulamalar, danışanda yeniden travmatizasyon riski doğurabilir.

Terapinin başlangıcında danışanın duygusal dayanıklılığı, mevcut psikolojik belirtileri ve travmanın niteliği dikkatle değerlendirilmelidir. EMDR, her zaman travmaya doğrudan girilerek başlanmaz; bazen önce kaynak güçlendirme, güvenli yer çalışmaları ve duygu düzenleme becerileri üzerinde durulur. EMDR sürecinde danışan bazı seanslarda yoğun duygusal tepkiler yaşayabilir. Bu nedenle terapist, danışanın duygusal güvenliğini sağlamalı ve süreç boyunca regülasyonunu desteklemelidir.

Sonuç olarak, EMDR bir “hafıza silme” yöntemi değildir. Amaç, travmatik anıyı silmek değil; onu geçmişte kalmış, artık tehdit oluşturmayacak şekilde yeniden işlemektir. Böylece danışan, geçmişin yükünden özgürleşerek bugüne ve geleceğe daha esnek bir şekilde bağlanabilir. EMDR terapisi, travma temelli ruhsal sıkıntıların onarımında etkili, bilimsel temellere dayalı ve bütüncül bir yaklaşımdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir