Ergenlerde ders notları düşüklüğü sık görülmektedir. Ergenlik dönemi değişimlerle geçen bir süredir. Fiziksel ve psikolojik değişikliklerin yanında ilgi alanları, zevkleri, beklentileri bile değişikliğe uğrar. Her değişim bir etki yaratır. Bu etkiler bazen olumlu bazen de olumsuz olarak bireye yansır. Ergen birey bu dönemde yetişkinliğe geçişin ilk basamağındadır. Kendi iç dünyalarına döner, duygu ve düşünceleri üzerine çok fazla düşünmeye başlar. Kendini tanıma çabasına ve kimlik arayışına girer. Tüm bunlar yaşanınca bireyin okul yaşantısında da değişiklik gözlemlenir. Çünkü ilgi ve motivasyonunu sosyal alanlara, arkadaş ortamına yönlendirmeyi seçer. Bunun sonucunda da derslere olan ilgi zayıflar ve giderek derslerden uzaklaşır.
Ergenlerde ders notlarının düşüklüğü okula gitmek istememeyi etkileyen faktörler arasında dikkat eksikliği yer alabilir. Dikkat eksikliği; kişinin yaşına, sosyal ve kültürel özelliklerine oranla konsantre olmada güçlük çekmesi, unutkan olması, dağınık olması, işlerini organize etmede güçlük çekmesi, bir işe konsantre olduktan sonra basit bir uyaranla çok kolay dikkatinin dağılması, dikkat ve sabır isteyen işlerden kaçınması, sık sık dikkat hataları yapmasını içerir. Ergenlik döneminde bütün gençlerin dikkati belli bir oranda düşer. Gençler çoğunlukla kendilerini derse veremediklerinden şikayet eder. Bu durumları gözlemleyen ebeveynler çocukları için endişelenir. Bu endişenin boyutu da okul başarısını etkileyen önemli faktörlerden. Fazla endişeli ebeveynin baskı kurması, başarısızlık durumunda çocuğu suçlaması, bu durumdan kaynaklanan aile içi gerginlik başarısızlığı daha çok tetikler. Diğer yandan bakacak olursak çocuğun okul başarısının düşmesinden hiç endişe duymayan ebeveynler çocuğa değersizlik hissi verebilir ve motivasyon eksikliği görülme olasılığı yüksektir.
Ergenlerde ders notları düşüklüğü olan bir diğer etken de performans kaygısı olabilir. Mükemmeliyetçi anne-baba tutumu, öğretmenin sınıf içerisinde kıyaslama yapması gibi durumlarda oluşan tabloda okul kaygısı, sınav kaygısı, ders kaygısı oluşabilir. Kaygı sonucunda sınavlarda bildiklerini yanlış yapan ergenler, notlarının düşmeye başlamasıyla birlikte yaşadığı performans kaygısıyla, derse olan motivasyonunu kaybetme noktasına gelebilir.
Kaygı/korku bozuklukları da okuldaki başarıyı etkiler. Sosyal fobisi olan çocuklar topluluk karşısında, sınıf içerisinde “Öğretmen bir soru sorarsa ben soruya cevap veremem hata yaparım.” kaygısı yaşayan ve bu yüzden çekingen davranan çocuklarda okul ortamından kaçınma davranışı söz konusu olabilir.
Günümüzde okullarda sık karşılaşılan problemlerden biri de bir çeşit saldırganlık türü olan akran zorbalığıdır. Zorbalık olarak nitelendirilen davranışların tekrarlayıcı olması, taraflar arasında güç dengesinin bulunmaması ve kasıtlı olarak yapılması gerekir. Kurban çocukların kişilik özellikleri içedönük, sessiz, arkadaş edinmekte güçlük çeken, kaygılı, güvensiz, kendini savunmakta güçsüz ve diğerlerinden farklı olandır. Zorbalığa maruz kalan çocuk çekindiği için sıklıkla bu durumu bir yetişkinle paylaşmaz. Çevresinden destek göremeyeceği düşüncesiyle yaşadıklarını anlatmayı tercih etmez. Bu durum çocuğun psikolojisini, aile ve okul ilişkilerini olumsuz yönde etkilemektedir. Akran zorbalığına maruz kalan çocuklarda bazı belirtiler gözlemlenir. Örneğin; eşyalarında sıklıkla kitap, defter ve silgi gibi eksiklikler olur. Kıyafetinde ya da çantasında yıpranma, yırtılma görülebilir. Okula gitmek istemez. Okul başarısı düşüktür ve derslere yeteri kadar motivasyon sağlayamaz.
Ebeveynlerin bu dönemde ergen bireye karşı sabırlı olması, sorunlar hakkında bilgi sahibi olması, bu sorunları doğru bir iletişim ile konuşmak ve hoşgörülü yaklaşmak etkili olacak çözümlerdir. Gerekirse çocuk ve ergen psikoloğundan destek alınmalıdır.