Kategori: Uncategorized

Panik atak geçirdiğimi nasıl anlarım? sorusu zihninde, bedeninde farklı bir duyum hisseden bireylerin cevabını aradığı bir sorudur. Panik bozukluk yunan mitolojisinde mağarada yaşayan ansızın ortaya çıkarak insanları korkutan Tanrı’nın ismi olan ”Pan” dan almaktadır. Panik bozuklukta aniden gelen ölüm korkusu mevcuttur. Beraberinde fiziksel belirtiler eşlik eder. Beraberinde kalp krizi ya da felç geçireceği düşüncesi eşlik eder. Panik bozukluk kalıtımla en alakalı ruhsal bozukluktur. %50 olarak geçişi vardır. Yetişkinlerde olduğu gibi kaygılı çocuklarda da nadir de olsa panik atak geçirme ihtimali vardır. Çocuklarda panik atak yetişkinlerden çok daha düşüktür.

Panik atak kısa süreli yoğun anksiyete dönemleridir. Korkunun da eşlik etme ihtimali vardır.. Aslında burada bir çizelge yoktur. Panik atakları olan bireylerin panik atak geçirme sıklığı birbirinden farklılık gösterir. Bir gün içinde defalarca olabilirken bir ay içinde bir kez yaşanma ihtimali vardır.

Panik atak geçirdiğimi nasıl anlarım? sorusunun cevabından çok aslında panik atak her geçiren bireyin kendini panik bozukluk tanısı koyması üzerinde durmak gerekir. Panik atak fobilerde, travma sonrası stres bozukluğunda, depresyonda bir çok psikolojik problemde kendini gösterme ihtimali vardır.

Panik atakta yaşanan durumlar şu şekilde sıralanabilir:

• Çarpıntı, kalp atımları duyumsamada artma.
• Terleme
• Titreme ya da sarsılma
• Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma hissi
• Soluğun kesilmesi
• Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi
• Bulantı ya da karın ağrısı
• Baş dönmesi
• Bayılma hissiyatı
• Kontrolünün kaybedeceği hissi
• Ölüm korkusu
• Üşüme ürperme ateş basması

Panik atakların çözümü var mı?

Panik atak geçirdiğimi nasıl anlarım? sorusunun cevabını artık bu yazıyı okuyarak öğrendiniz diyebilirim. Panik atak ile kurtulmak bir uzman ile görüşmekten geçer. Online olarak ya da yüz yüze seans alabilirsiniz. Online görüşmelerin etkisi yüz yüze seansların etkisinden daha az değildir. Danışanın motivasyonu, değişime olan inancı, isteği panik atağın çözümünde baş etkenler arasındadır. Psikoloğun yaklaşımı, kullandığı teknik de önemlidir. Panik atakta kullanılan başlıca müdahaleler EMDR ve Bilişsel Davranışçı Yaklaşım’dır.

Anksiyete bozukluğu için psikolog arayışı içine giren danışanlara kısa bir bilgi vermek isterim. Öncelikle Latince ve Fransızca kökenine sahip anxiete nedeni olmayan korku, endişe demektir. Anksiyete ruhsal hastalıklarla ya da fiziksel hastalıklarla beraber de görülebilir. Örneğin majör depresif bozukluğu olan bir danışan anksiyeteye sahip olabilir. Travma sonrası stres bozukluğu olan danışanda anksiyete görülebilir.

Anksiyete bilinmeyen, içten gelen, müphem veya çatışmacı bir tehdide tepkidir. Bunu her insan hayatının her yerinde yaşayabilir. Anksiyete ve korkunu farkı; korku iyi bilinen, dışarıdan gelen açık veya çatışmacı olmayan tehdide verilen tepkidir.

Anksiyete bozukluğu olup olmadığını nasıl anlarım?

Anksiyete bozukluğu için psikolog aramadan önce anksiyete bozukluğunun en belirgin özelliklerinden bahsetmek isterim. Beden ağrıları anksiyete bozukluğunun en belirgin özellikleri arasındadır. Anksiyete bozukluğu olan danışanlar özellikle boyun, baş, karın ağrısı fazlasıyla yaşarılar.

• Anksiyetenin bazı fizyolojik belirtileri şöyledir:
• Kan basıncında yükselme
• Kalp atımının hızlanması
• Kaslarda gerginlik sonucu oluşan; titreme, seğirme, kas ağrıları ve sızıları, baş ağrısı.
• Kılların dikleşmesi
• Göz bebekleri genişlemesi
• Ağız kuruması
• Yüzde solukluk
• El ayalarında terleme
• Sık idrara çıkma
• Soluk daralması, başlıca fizyolojik tepkilerdir.

Danışmanlık merkezimize başvuru yapan danışanlarımız anksiyeteyi korku olmayan, bilinen, tanınan, duygulan, yaşanılan ama tanımlanamayan acayip duygu diye tanımlar. Mutsuzluk veya mutlu eden bir çok olaydan karşısında aşırı kaygı üzüntü duyabilirler. Her şeye üzülmekten üzüntüyü kontrol edememekten, tuhaf bir huzursuzluk duygusundan bahsederler. Aşırı heyecan, çabuk yorulma, tedirginlikten, çabuk irkilmekten söz ederler. Anksiyeteye sahip danışanlar her an sanki olumsuz bir olay olacakmış gibi hissedebilirler. Kapı zili çalsa telefon çalsa sanki kötü bir haber gelmiş gibi tepki verebilirler.

”İçime kapanıyorum. Çok sıkılıyorum. Yerimde duramıyorum. Bas bas bağırmak geliyor içimden, bir suç işlemişim sanki, bir sıkıntı, bir eziklik.” olarak tanımlayabiliyorlar. Kimi danışanlar kızarma, terleme, saklanacak bir yer arıyorum, vücudum kasılıyor, nefes alamıyorum olarak tanımlamaktadır.

Ne zaman bir uzmana danışmalıyım?

Sadece kaygı bozukluğu için değil çoğu bozuklukta aslında standart olarak kullandığımız bir ölçüm vardır. Akademik hayatı, romantik ilişkileri, sosyal ilişkileri, iş hayatını kısaca günlük hayatı etkilemeye başladığı zaman bir uzmandan destek almalılardır.

Çocuklarda kaygı sebebiyle danışmanlık merkezlerine her yıl çok sayıda aile başvuru yapmaktadır. Kaygı yetişkinlerden çok daha farklı şekilde çocuklarda görülebilir. Burada kaygı ile korkuyu ayırt etmek gerekir. En basit haliyle kaygı, endişe uyandıran nesne ortada olmadığında bile kendini göstermektedir. Örneğin yılan fobisi yılan olduğunda ortaya çıkmaktadır. Bu korku olarak adlandırılır. Kaygı oluşması için nesnenin olması gerekmez. Bireyin aklına gelmesi bile yeterlidir.

Çocuklarda kaygı birçok şekilde kendini gösterir. En sık rastlanılan tırnak yeme, dudak ısırma, karın ağrısı, deri yolma başlıca kaygıyı gösteren davranışlardır. Kaygı bulunduğu durumun ismini alır. Kaygının bir çok çeşidi vardır. Örneğin sınav anında ya da sınavdan önce oluşuyorsa sınav kaygısı denir. Eğer sunum yapmak gibi performans gösterilen yerde ortaya çıkması performans kaygısı olarak adlandırılır.

Çocuğumun kaygılı olduğunu nasıl anlarım?

Kaygılı çocuklar küçük yaşta çok fazla endişe içerikli soru soran çocuklardır. Örneğin arabanın yakıtı azalmaya yakın çocuk bir an önce benzin almalıyız diyebilir. Benzinin bitebilme ihtimali onun için bir felaket senaryosundan ibarettir. Dünyanın sonu gelirse ne olur anne? Biz ölünce ne olur anne? gibi soruları sıklıkla bu çocuklarda duyarız.

Aşırı kaygılı çocuklar kimi zaman ödevlerini harfi harfine zamanında yapma eğilimi gösterirler. Aslında burada çocuk ödevlerini yaparken amacı öğrenmek değildir. Olası öğretmenlerin kızması ihtimaline karşı kaygılarıdır. Bu tarz çocuklar sınıfta öğretmenleri tarafından gayet uyumlu ne istenirse yapan uslu çocuklar olarak tariflenir.

Kaygının yoğun olduğu çocuklar çocukluk çağında da sık görülen masturbasyon davranışını yapabilir. Aileler çocuğun masturbasyon davranışı sırasında verdikleri abartı tepki sonucu travmatize edebilirler.

Ne zaman psikolojik danışmanlık merkezine başvuru yapmalıyım?

Çocuklarında kaygı sorunu yaşayan ailelerin akıllarındaki başlıca soru işareti bunun kendiliğinden geçip geçmeyeceğidir. Kimi zaman çocuğun maruz kaldığın deneyimlerle bu kendiliğinden geçebilir. Azalabilir. Çocuk baş etmeyi öğrenebilir. Kaygıya karşı toleransı artabilir.

Kimi çocuklarda ise kaygı zemini üzerine birçok travma denk gelebilir. Örneğin kaygılı bir çocuk okulda sunum yaparken yoğun kaygı sonucu hata yapabilir. Arkadaşlarının gülmesi utanç verici bir duruma düştüğünü düşündürebilir. Bir korku filmi izleyebilir ve çok ağır bir şekilde etkilenebilir. Bu korku filmini kabuslarda görebilir.

Kaygı günlük hayatın ilerlemesin bozduğu zaman bir uzmandan kesinlikle destek alınması gerekmektedir.

Depresyon ve kaygının farkı nedir?

Depresyon ağır elem, umutsuzluk eşlik eder. Kaygıda daha çok gerginlik hissi vardır. Ağlama nöbetleri, huzursuzluk ortak alanlarıdır. Bedensel olarak ortak bir şekilde huzursuzluk, uyku bozukluğu, panik atak görülebilir. Depresyonda daha çok olumsuz kendini değerlendirme söz konusudur, kaygı ise tehdit algısı ve belirsizliğe tahammülsüzlük ile vardır.

Bağdat Caddesi psikolog, pedagog, psikiyatrist gibi çeşitli ruh sağlığı çalışanlarınca zenginleşmiş popüler bir bölgedir. Sadece ruh sağlığı çalışanı değil; seçkin doktorlar, fizyoterapistler, diyetisyenler de yine bu bölgede yer almaktadırlar. En kalabalık semtlerimizden olan Taksimde taksim escort bayan bulmak ve bulusmak artık çok kolay. Bağdat Caddesi psikolog arayışı sadece civar semtlerden değil Avrupa Yakası’ndan da tercih edilmektedir.

Bir psikolog arayışı içine giren danışanlar, çoğu zaman seçeceği psikolog konusunda bir hayli kararsız kalması terapi sürecini çok yoğun bir şekilde aksatmaktadır. Bunu ben bazen film seçmek için bir hayli süre harcadıktan sonra filmi izleyecek enerjinin kalmaması gibi bir benzetmeyle açıklayabilirim. Peki psikolog nasıl seçilmeli? Her psikolog her danışanı kabul eder mi? Biraz bunun ayrıntısını sizlerle paylaşacağım.

Sadece bireysel danışmanlıklar değil, Bağdat Caddesi’nde psikolog arayışı içine giren ebeveynler de olmaktadır. Ebeveynler çocuk psikoloğu, aile danışmanı, oyun terapisti gibi meslek gruplarına rağbet göstermektedirler.

Psikoloğumu nasıl seçmeliyim?

Öncelikle psikologların da tıpkı diğer meslekler gibi uzmanlık alanları olduklarını bilmek gerekmektedir. En geniş kapsamla bakıldığında bireysel terapistler, çift terapistleri olarak ayrılabilirler. Bazı psikologlar iki alanda da eğitimlerini tamamlayıp iki alanda da danışan almaktadırlar. Ya da bir alanın verdiği uzmanlığı diğer alanda kullanabilirler. Örneğin aile danışmanı olan bir psikolog, çocuk-ergen terapisi sırasında aileye bir takım danışmanlıklar vererek aile içi rolleri düzenleyerek aile danışmanlığının tekniklerinden yardım alır.

Bir film seçmek ve psikolog seçmek arası benzetme yapmışken bir film sahnesiyle desteklemek istedim.

Bağdat Caddesi Psikolog Emrehan Mutlu

Suadiye Mah. Bağdat Cad. No 401 daire:8

Otantik Psikoloji

Çocuklarda öfke kontrol sorunu sık rastlanılan problemler arasındadır. Çocuklar da yetişkinler gibi kimi zaman öfkelenir, kimi zaman mutlu olur kimi zaman, kaygılanır. En büyük metropolümüzde elbette istanbul escort bayanları sizler için listeledik. Duygular yetişkinlere olduğu gibi çocuklara da paket halinde gelmektedir. Duygu düzenleme becerisi yetişkinler kadar gelişmiş olmayan çocuklarda öfke kontrol sorunu sık sık gözlemlenen sorunlar arasında yer almıştır.

Çocuklarda öfke kontrol sorunun yol açtığı başlıca problemler: arkadaş edinmede zorluk, ailede iletişim kopukluğu, akademik sorunlar olarak karşımıza gelmektedir. Psikolojik danışmanlık merkezlerine sadece çocukları için ebeveynler değil yetişkinler de kimi zaman öfke kontrol problemi sebebiyle başvuru yapmaktadırlar.

Arkadaş edinememe durumunda çocuğun toplumdan dışlanması, etiketlenmesin e yol açmaktadır. Kimi zaman böyle çocuklar sık sık okulda ceza almaları akademik kariyerini olumsuz etkilemektedir.

Asıl mesele öfke kontrolü mü?

Çocuklarda öfke kontrol sorunu üzerinde bilinmesi gereken en önemli husus ise öfke kontrol sorunu bir bozukluğun semptomu olarak görülebilmesidir. Örneğin depresyonda olan bir ergen sık sık öfke patlaması yaşar. Kaygı bozukluğu olan bir ergen kaygısının yoğun bir şekilde yaşadığı sırada öfke nöbetleri geçirme ihtimali vardır. Dürtüsel çocuklar duygularıyla başa çıkamadıkları sırada öfke kontrol problemi yaşayabilirler.

Ne zaman bir uzmandan destek alınması gerekmektedir?

Çocuklarında yetişkinler gibi zaman zaman kızmaları, sinirlenmeleri olağandır. Çocuklarda öfke nöbetlerinin sıklığına bağlı olarak destek alınması gereken durumlar:

• Günlük hayatın işleyişini etkilemesi
• Akademik hayatını etkilemesi
• Aile içi sorunların giderek artması olarak sıralabilir.

Müdahaleler yaş grubuna göre farklılık gösterir mi?

Çocuklarda yaş grubuna göre oyun terapisi ya da bilişsel davranışçı terapi uygulanmaktadır. Oyun çağındaki çocukların öfke patlamaları için danışmanlık merkezlerine başvurulan çocuklara oyun terapisi uygulanır. Daha büyük yaş grubu çocuklar için şema terapisi, bilişsel davranışçı terapi gibi yaklaşımlar uygulanmaktadır. Bu yaklaşıma ilk seansta uzman karar vermektedir.

Çocuklarda öfke kontrolü üzerine çalışılırken aile de danışmanlık sürecinde etkin rol oynar. Psikolog aileye çocukla nasıl iletişim kurması gerektiği ile alakalı danışmanlık verir.

Kadıköy’de EMDR terapisi yapan psikolog var mıdır? Nasıl randevu alırım? Sorusu Kadıköy civarında yaşayıp terapist arayışını içine giren danışanların sorduğu başlıca sorulardan biridir. Travma, depresyon, kaygı bozuklukları, anksiyete, fobiler, OKB üzerinde etkinliği kanıtlanmış bir metod olan EMDR terapisi danışanlar tarafından sıklıkla talep edilmektedir.

Peki Nedir Bu EMDR?

EMDR ilk kez Francino Shapiro adlı klinik psikolog tarafından travmanın terapisi için geliştirilmiştir. Shapiro’nun adaptif bilgi işleme modeline göre bir bilgi bilgi sıkıntı verici ise tam olarak işlenememektedir. Bellekte ilk anılar, çarpıtılmış inanç ve düşünce sistemi ile depolanacaktır. Göz hareketleriyle ve ya diğer bilateral uyarımlarla işlenmemiş bu parçalar işlenir.

EMDR biyolojik olarak da etki ettiği öne sürülmektedir. Burada limbik sistemin etkililiğinden bahsedilmiştir. İki yönlü uyarımın nörobiyolojik mekanizmaları uyardığını epizodik anıları harekete geçirir ve kortikal semantik hafızaya uyum sağlamasına yardımcı olduğu belirtilmiştir. Bu mantığa göre de tıkanmış olan bilgi sağ ve sol uyarımla açığa çıkmaktadır. EMDR sayesinde terapist tıkanmış bilgiyi işler ve duyarsızlaştırır.

EMDR yaklaşımına göre, travma ile ilgili anı bellekte uygun olmayan bir biçimde depolanır ve bu geçmiş yaşantı “düğüm” olarak adlandırılır. Düğüm, terapötik olarak çözülmesi hedeflenen, anı ağlarının merkezinde bulunan, biyolojik olarak depolanmış olan deneyimdir. Uygun olmayan biçimde depolanan bu anılar, işlevsel olmayan tepkilerin verilmesi ve kendilik algısının zayıflamasının en temel nedenidir. Şu andaki yaşantılar var olan anı ağları ile bağlantıda olduklarından, işlevsel olmayan bir biçimde depolanmış anı ile beslendiklerinde uygunsuz bir biçimde yerleşebilirler. Bellekte depolanan anılar, görüntü, düşünce, duyumlar gibi bilgilerden oluşurlar. Bilgi, “donmuş” bellek sisteminde değişmemiş/ işlenmemiş şekilde, nörobiyolojik seviyede başka bilgilerle uyum sağlayacak şekilde işlenmeden depolanmış olabilir. Birbiri ile ilişkili, temeldeki hedef anılar (düğümler) özgün halleriyle (değişmeden-işlenmeden) depolanmışlardır ve şimdiki zamanı önemli şekilde etkilerler. Birçok insanın hayatı boyunca benzer sorunları tekrar tekrar yaşamasının nedeni, işlenmemiş travmatik anıları olabilir. Bu anılar işlendiğinde, bilgi, bozukluktan işlevselliğe doğru hareket eder. Bilgi işleme, işlevsel olmayan verileri donma durumundan çıkarıp uyum sağlayıcı bir çözüme doğru götürür. Bozukluktan işlevsel olana doğru hareket eder, daha yüksek uyum sağlama gerçekleştikçe düzelme artar.

EMDR Terapisini Her Psikolog Yapabilir mi?

Danışanlar sadece Kadıköy’de EMDR Terapisi değil Türkiye’nin dört bir yanında EMDR terapisi arayışı içine girmektedirler. EMDR’yi bu kadar popüler kılan kısa etkili bir terapi ekolü olması ve nispeten diğer terapi ekollerine etkisini daha kısa sürede göstermesi olmuştur.

EMDR terapisini bir psikolog yapabilmesi için EMDR uygulayıcı eğitimini almış olması gerekmektedir. Eğitim için aranan belli kriterler vardır. Psikolog, psikolojik danışman, psikiyatrist olmak, alanda 2 sene deneyimli olmak bu kriterlerden bazılarıdır.

Nasıl EMDR Terapisi Alabilirim?

Randevu almak için bizleri arayabilir ya da whatsapp üzerinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Depresyondan nasıl kurtulurum? sorusu hayattan keyif alamayan, sosyal hayattan geri çekilen, strese eskisi kadar dayanıklılık gösteremeyen bireyler için sıkça sorular sorular arasındır. Depresyon bazı ruhsal bozukluklar ile beraber görülebilir tek başına da olabilir. Obsesif kompulsif bozukluk, bipolar, şizofreni, kaygı bozukluğuna depresyon eşlik edebilir. Depresyonun literatürde çok fazla tanımı vardır. En anlaşılabilir haliyle depresyon: her yaş grubu bireyde görülme ihtimali olan, günlük hayatın işleyişini bozan, değersizlik, suçluluk duygularının eşlik ettiği hayattan keyif alamama, eskiden keyif veren aktivitelerden keyif alamama, iştah kilo kaybı, halsizlik, uyku problemleri kimi zamansa intihar düşünceleri ile karakterize duygu durum bozukluğudur.

Depresyondan nasıl kurtulurum? sorusunun cevabı depresyonun şiddetine, alt türüne göre farklılık göstermektedir. Kimi depresyon türü belirli bir olayın ardına gelişirken, kimi depresyon kendiliğinden herhangi bir tetikleyici olmadan ortaya çıkmaktadır. Depresyon ile kimi zaman bireyler kendi içsel veya dışsak kaynaklarıyla baş ederken bazen ise bir uzmandan yardım alıp problemin üstünden gelebilirler.

Depresyon Türleri Nelerdir

Depresyon şiddetine göre hafif, orta, ağır olarak sınıflanır. Türüne göre majör depresif bozukluk, distimik bozukluk, başka türlü adlandırılamayan depresif bozukluk olarak üç gruba lara escort ayrılmaktadır.

Depresyonda kimi zaman ilaç müdahalesi yapılırken kimi zaman sadece psikolojik danışmanlık ile destek verilmektedir. Kimi zaman ise ilaç müdahalesi ile danışmanlık beraber ilerlenmektedir. Depresyon terapisinde kullanılan başlıca terapi ekolleri Bilişsel Davranışçı Terapi, Psikodinamik Terapi, EMDR Terapisi uygulanmaktadır.

Ne zaman bir uzmandan destek almalıyım?

Depresyondan nasıl kurtulurum? Sorusuna her terapi ekolü farklı yanıt vermektedir. Burada asıl sorulması gereken soru danışanın ne zaman bir uzmana gitmesi gerektiğidir. Günlük hayatta çok fazla olay bizleri üzer, fakat bir duygu durum bozukluğu olan depresyon baskın ruh halinin mutsuz, çökkün, karamsar olmasıyla karakterizedir. Günlük hayatın işleyişini bozduğunda bir uzmandan destek alınmalıdır.

Kadıköy ve civarında yaşayan ebeveynler çocukları ile ilgili problemleri çözmek üzere Kadıköy’de oyun terapisti arayışı içine girebilirler. Anadolu yakasının göz bebeği olan Kadıköy uzman psikolog, pedagog, psikiyatristler tarafından zengin bir bölgedir. Oyun terapisi lisans mezunu alanda yetkin uzmanlar tarafından yapılmaktadır. Bu yazım oyun terapisi arayışına giren ebeveynlere bir ön bilgi niteliği taşımaktadır.

Kadıköy’de oyun terapisti arayana anne babalar bilmelidir ki bir çok ruh sağlığı uzmanının yer aldığı Kadıköy’de oyun terapisti de bulmak mümkündür. Peki çocukları için oyun terapisi arayan aileleri süreçte neler beklemektedir? Oyun terapisi süreci nasıl ilerlemektedir? Oyun terapisinin türleri var mıdır? Ailelerin çocuklarını bir oyun terapistine götürmeden önce bilmesi gerekenler arasındadır.

Oyun Terapisi Süreci Nasıl İşler?

Bu soru oyun terapistinin ekolüne göre farklılık göstermektedir. İlk seans oyun terapisi süreci aileye uzman tarafından anlatılır. Aile oyun terapistinin ekolü konusunda bilgi sahibi olur. Kadıköy’de oyun terapisti arayan aileler için yazıma oyun terapisi türleri ile devam ediyorum. Her psikolog farklı ekollerden faydalanarak danışanlarına yaklaştığını aileler unutmamalılardır.

Oyun terapisinin türleri var mıdır?

Kadıköy’de oyun terapisti arayan ailelere oyun terapisi türleri hakkında bilgi vermek isterim. Oyun terapisi temelde yönlendirmeli oyun terapisi, yönlendirmeiz oyun terapisi olarak ikiye ayrılmaktadır.

Yönlendirmeli oyun terapisi çocuğun iyileşme gücünü içinde barındırdığını temel alan ekoldür, bu yüzden oyun terapisti minimun düzeyde oyunda söz sahibidir.

Yönlendirmesiz oyun terapisine V.M. Axline Rogers öncülük etmektedir. Axline görüşüne göre organik bir beyin problemi olmadığı sürece çocuk kendini iyileştirme gücüne doğuştan sahiptir. Yönlendirmesiz oyun terapisi ise terapist öğretici konumuna geçtiği zamanlar olmaktadır.

Oyun terapisinin ilkeleri şu şekilde sıralanmaktadır:

1-İlişki kurulması

2-Çocuğu tam olarak kabul etme

3-Çocuğun istediği gibi davranmasına izin verme

4-Duyguların kabul edilmesi

5-Çocuğa dikkat etme

6-Çocuğun kendini iyileştirme gücüne inanma

7-Terapiyi hızlandırmama

8-Oyun terapisine sınır koyma

Burada bilinmesi gereken en önemli nokta oyun terapisti ne öğretmendir, ne süpervizördür. Yönlendirmese bile pasif değildir. Oyuna isteklidir. Oyuna aktif katılır. Çocuğun acısını oyunda duyar. Çocuğu verdiği metaforlarla anlar.

Türkiye’de Oyun Terapisinin Tarihi

Kadıköy’de oyun terapisi arayan aileler için bir de oyun terapisi tarihinden bahsetmek isterim. Oyun terapistliği Türkiye’de son 10 yıldır aktif olarak kullanılmaktadır. Yönlendirmeli oyun terapisi Türkiye’de ilk uygulanan oyun terapisi yaklaşımıdır. Daha sonra yönlendirmesiz oyun terapileri uygulanmaya başlanmıştır. Bilişsel davranışçı oyun terapisi, deneyimsel oyun terapisi, çocuk merkezli oyun terapisi, kum tepsisi terapisi Türkiye’de başlıca kullanılan oyun terapisi yaklaşımlarındandır.

Obsesif kompulsif bozukluk üzerine tanımlara bakıldığında APA (Amerika Psikiyatri Birliği) , obsesyon’u kimi zaman zorla ve istemeden geliyor gibi yaşanan, çoğu kişide belirgin bir kaygı ya da sıkıntıya neden olan, yineleyici ve sürekli düşünceler, itkiler ya da imgeler olarak açıklamıştır. Kompulsiyonu ise kişinin takıntısına tepki olarak ya da katı bir biçimde uyulması gereken kurallara göre yapmaya zorlanmış gibi hissettiği yinelemeli davranışlar ya da zihinsel eylemler olarak tanımlamıştır. OKB ise zihinde istem dışı beliren, kişide rahatsızlık ve sıkıntı uyandıran obsesyonlar ile bu obsesyonların ortaya çıkardığı kaygıyı azaltmak için istemli olarak belirli ritüeller şeklinde sergilenen zihinsel ya da davranışsal tepkiler olan kompulsiyonların eşlik ettiği kaygı bozukluğu olarak açıklanmıştır.

Obsesif kompulsif bozukluk, fiziksel ve ruhsal hastalıkların günlük hayatı en çok rahatsız eden olarak sıralandığında 10. sırada gelmektedir. Toplumda bipolarla ve şizofreniden 10 kat daha fazla görülmektedir. Tamamen iyileşme ancak %20 oranında gerçekleşmektedir. İlaç kullanımı %30-%60 arasında düzelmeye yol açar. Bu yüzden uzmanlar OKB tedavisinde alternatif yöntemler aramışlardır (Duman, Bayram ve Demirtaş 2019).

DSM5’de ‘’saplantı ve zorlantı ve ilişkili bozukluklar’’ kümesinde OKB ile beraber beden dismorfik bozukluk, trikotilomani, deri yolma bozukluğu, biriktiricilik bozukluğu yer alır. En yaygın alt tipleri: bulaşma kirlenme obsesyonu ve temizlik kompulsiyonu; saldırgan, cinsel, dinsel, somatik obsesyonlar ve kontrol etme kompulsiyonu, simetri ile ilgili obsesyonlar ve sayma, kompulsiyonları; biriktirme davranışı, dinsel obsesyonlar ve kompulsiyonlar şeklinde sıralanabilir (Duman, Bayram ve Demirtaş 2019).

Örneğin kirlenme ve hasta olma obsesyonu sahip bir kişi elini defalarca yıkayabilir, duşta saatlerce kalabilir. Dini bir obsesyonu olan biri defalarca abdest alabilir, aklından dini inancına aykırı bir şeyler escort şişli geçirebilir.

Obsesif kompulsif bozukluk aslında dikkat eksikliği değil dikkat yanlılığı problemidir. OKB bellek problemi değildir, OKB’li hastalarla yapılan çalışmalar belleklerinde herhangi bir problem olmadığını göstermektedir. Fakat kimi çalışmalar da bellek de değişim gözlemlemiştir. Bu konuda eşlik eden depresyonun belleğe olumsuz etkisi olduğu düşünülmektedir. OKB’de yanlı bir dikkat varken yanlı bir bellek de olduğu bazı araştırmalarca bulunmuştur. Bu yanlı taraf kaybı verici durumlara yöneliktir. (Irak, Flament 2007)

Obsesif kompulsif bozuklukta bireysel danışmanlıkta kullanılan teknikler uygulanır. Özellikle de bilişsel davranışçı terapi yaklaşımında yer alan maruz bırakma ve tepkiyi önleme tekniklerinin OKB tedavisinde etkili olduğu ifade edilmektedir. (Cengiz, Peker 2020). Literatürde bilişsel ve davranışçı ekolün yöntemlerini reddeden OKB’li bir danışan için farkındalık temelli yaklaşım uygulanmıştır. Patel, Carmody bu yaklaşımı OKB için uyarlamış ve danışana uygulamıştır. Çalışma sonunda testlerde anlamlı bir düşüş olduğu ortaya çıkmıştır. (Karaca ve diğerleri 2020).